Dün malum filme gittim. Hani herkesin salya sümük ağladığı. Bizim hatunun arkadaşları ile ağlama kriziyle çıktığı filme. Yine beraber gittik. Film hakkında sadece uyarlama olduğunu biliyordum ve Özcan Deniz ismine karşı ön yargım vardı. Ancak ne yalan söyleyim iyi bir film bekliyordum. Çünkü bulunduğum ildeki en büyük sinemanın müdürü ile film hakkındaki sohbetimde filmin gayet iyi olduğunu söylemişti. Ama ne hikmetse o da izlememişti. Nereden bileyim ibnetorun tamamen ticari beyin ile düşündüğünü, kestiremedim. Anlamalıydım oysa, ona göre; çok satıyorsa iyidir.
Her neyse biraz spoiler vermem lazım film hakkında yoksa edemem. Filme 2-3 dakika geç girdik ve İskender’in (Özcan Deniz) inşaat sahnesinde olay koptu bende. Sen marangoz işinin ustası koskoca o binaların müteahhidinin önüne beşe onu kaldırıp atacaksın. Özür dilerim ama adamın götüne sokarlar o kalası. Sen kimsin be. Ondan sonra gelen slow motion repliksiz sahneler. Aha kız rüya görüyor dedirtti bana. Ama değilmiş gerçekmiş.
Sonuç olarak İncir Reçeli tadında bir film. Klişe ve beğenmedim. Konu duygusal, biraz duygulandım ama ağlamadım. Ama bende mesela korku filmi çekerim. Vur, kır, parçala, doğra… al sana korku filmi. Olur mu? Olmaz. Film ayrı bir şey, senaryo ayrı bir şey.
“Yapma Özcan; Evim Sensin” için bir yanıt
[…] yaptığım için bu bölümde pek film bulunmamaktadır. Nitekim boşa harcayacak vaktimiz yok) Yapma Özcan; Evim Sensin İncir […]